Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bir sürü hurafe ve hile baş göstermiş ve bunlar, din ya da akıl engeline takılmadan insanların içine kadar işlemiştir. Öyle ki, insanlardan birçoğu ya sihri meslek edinip onu yaymaya başlamış; ya sihre müptela olup sihir yapanların pençesine düşmüş; ya da sihir vasıtasıyla insanlara zarar verir hale gelmiştir.Hiç şüphesiz Kitap ve Sünnetteki deliller ve ileri gelen âlimlerin icması şu noktada ittifak etmiştir ki: Sihir haramdır ve sihir yapan kişi kınamayı hak etmiş kötü bir kimsedir. Aynı şekilde aklı olan herkes -müslüman olmasa dahi sihrin, akıl ve beden üzerinde yıkıcı etkileri olan tehlikeli bir şey olduğunu bilir.
Reveiwers: Muhammed Şahin
Publisher: Guraba Yayınevi
Ehl-i Sünnet ile Şiâ Arasındaki İki Zıt Tablo: Bu kitap, sakin, bilimsel ve mezhep taassubundan tamamen uzak bir şekilde, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in üzerinde bıraktığı ve terbiye ettiği eseri, mübârek sahâbe neslini açıklamaktadır. Yine, Şiâ'nın genel olarak gördükleri olumsuz farklı bakış açılarının sebebini ve tarih boyunca müslüman ve gayr-i müslim tarihçilerin adâlet ve fazîletlleri hakkında şâhitlik ettikleri bu seçkin nesil hakkında yazmış oldukları şeyleri açıklamaktadır. Ayrıca bu kitap, Şiâ'nın, sahâbe -Allah onlardan râzı olsun- hakkındaki bakışlarının mantıklı ve doğru olup-olmadığına karar vermeyi selim bir basîret sahibi okuyucuya bırakmaktadır.
Author: Ebu'l-Hasen en-Nedevi
Reveiwers: Muhammed Şahin
Translators: İsmail Yaşa
Publisher: http://www.islah.de web sitesi
Bu risâle, ictihad ve taklid konusunda yazılan en değerli kitaplardan birisidir.Kitabın yazılmasının sebebi; yazarın -Allah ona rahmet etsin-, kitabın önsözünde dediği gibi şöyledir: "Bana, Uzakdoğu ülkelerinden Japonya'nın Tokyo ve Osaka şehirlerinde oturan müslümanlar tarafından bir mektup gönderildi. Mektubun özeti şöyleydi: "İslâm nedir? Mezhep ne demektir? İslâm dîniyle şereflenen birisinin dört mezhepten birisine veya başka bir mezhebe girmesi, yani Mâlikî, Hanefî, Şâfiî veya Hanbelî olması gerekir mi, gerekmez mi? Çünkü burada büyük bir ihtilaf ve vahim bir münakaşa başladı.Japon fikir adamlarından birkaç aydın, İslâm dînine girmek ve îmânla müşerref olmak istediklerini Tokyo'daki müslüman cemiyetine bildirdiler.Hindistanlı müslüman bir grup: "Kendilerinin, ümmetin kandili olan Ebu Hanife'nin mezhebini seçmeleri", Endonezyalı bir grup ise; "Şâfiî mezhebini seçmeleri gerektiğini" söylediler. Japonlar, onların bu sözlerini işittiklerinde bu tutumlarına şaşırıp hayret ettiler.Mezhep meselesi onların müslüman olmalarının yolunu tıkadı." İşte bu risâle, bu konuya bir cevap niteliğindedir.
Reveiwers: Muhammed Şahin
Publisher: http://www.islah.de web sitesi
Meleklere îmân: Allah Teâlâ'nın nûrdan yarattığı melekleri olduğuna, onları, bazı amelleri yerine getirmek üzere görevlendirmiş olduğuna, emrini yerine getirmeleri için onlara tam bir itaat ve yerine getirme gücü bahşettiği varlıklar olduğuna kesin bir şekilde inanmak demektir. Melekler, gözle görülemeyen ve Allah Teâlâ'ya ibâdet etmek için yaratılan varlıklardır. Onların Rubûbiyet ve Ulûhiyet hususiyetlerinden yana hiçbir özellikleri yoktur. Allah Teâlâ onları nûrdan yaratmış ve onlara, emrine tam bir teslimiyet gösterme ve emrini yerine yetirme gücü bahşetmiştir.
Author: Muhammed Şahin
Publisher: Rabva İslâmî Dâvet Bürosu - Riyad/S. Arabistan
Author: Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri
Publisher: Rabva İslâmî Dâvet Bürosu - Riyad/S. Arabistan
Source: http://www.islamhouse.com/p/898
Author: Abdullah b. Abdulhamid el-Eseri
Reveiwers: Muhammed Şahin
Publisher: Rabva İslâmî Dâvet Bürosu - Riyad/S. Arabistan
Source: http://www.islamhouse.com/p/837